BİLMEK ACI VERİR İNSANA
Bilgi ve bilmek sanıldığı kadar insana mutluluk vermez her zaman. Ya da bilmezsen bir şeyin yanlış olduğunu neden üzülesin ki.
Arabayla yolda giderken, yola park ederek trafik akışını engelleyen araba sana acı verir. Ama parkeden bilseydi yaptığının kul hakkı olduğunu ona da acı verirdi. Ama demek ki bilmiyor.
Motosikletin egzozunu yüksek ses çıkarsın diye açan genç bilmiyor belki de günah olduğunu. O yüzden hava olsun diye yapıyor, gençlik işte diyor.
“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve ana babaya iyiliği emretmiştir. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine sakın “Öf!” bile deme” ayetini bilseydi anne ve babasına iyi davranırdı Müslüman kardeşim. Bilmiyor demek ki. Ama ben biliyorum ve acı çekiyorum.
Camideyim ihtiyar amcalar oturmuş. Bir taraftan hoca vaaz veriyor. Onlar sohbeti koyulaştırmış. Elde tespih kahve edasıyla çekiyor. Onlar biliyor mu bilmem. Ama ben camide dünya kelamı konuşulmayacağını biliyorum ve acı çekiyorum.
Diğer tarafa bakıyorum yine camide bir genç vaazla alakası yok. Sosyal medyada takılıyor. Yanında oğlu telefonda oyun oynuyor arkadaşıyla beraber. Onlar belki bilmiyorlar. Ama ben biliyor ve acı çekiyorum.
İmam efendi safları sıklaştıralım. Safların sıklığı namazın faziletindendir diyor. Kimsenin umurunda değil. Ama bilselerdi peygamberimiz zamanında safların sıklığından elbiselerin omzundan eskidiğini belki safları sıklaştırırlardı. Safları sıklaştırmak için ön safa girmeye çalışınca ters ters bakmazdı. Arkada boş yer yok mu der gibi.
Ama ben şükür ki bunları biliyorum. Bildiğim ve anlatamadığım için acı çekiyorum.
“Müʼminler birbirini sevmekte, birbirine acımakta, birbirini korumakta bir vücut gibidir. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvları da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa dûçâr olur.” Hadisini bilselerdi İslam coğrafyasının bu perişan haline onlar da üzülür, acı çekerlerdi. Kudüs’ün, Mescid-i Aksa’nın dinimizdeki yerini bilselerdi, belki de onlar da acı çekerlerdi benim gibi.
Belki de sekizinci kez hacca onuncu kez umreye giden amca “Komşusu aşken tok yatan bizden değildir” hadisini bilseydi, bu kadar fazla hacca umreye gitmeyip komşusuna yardım ederdi. Belki acı çekerdi bildiği için.
Suriyeli kardeşimi ülkene git diye horlayan kardeşim, Peygamberimizin Mekke’li müşriklerin zulmünden hicret ederek Medine’ye vardıklarında Medine’lilerin onlara yardım edip Ensar ismini aldıklarını bilselerdi bu şekilde davranmaz acı çekerlerdi.
“Güler yüz sadakadır” hadisini bilen kardeşim. Sosyal hayatta insanlara hep güler yüzlü olur, iyi davranırdı. İyi davranmayanları görünce o da acı çekerdi belki de.
Ku’an-ı Kerim’in Arapçasını birçoğumuz okuyoruz. Ama anlamını çok azımız biliyor. Yani ne anlattığını çoğu zaman bilmediğimiz için etrafımızda olanlar bize acı vermiyor. Çünkü bilmiyoruz.
Peygamberimiz Taif’lilerin kendisine ve ashabına yaptığı zulümler karşısında “Allah’ım onları affet çünkü onlar bilmiyorlar” derken. Taif’liler Peygamberimizi iyi tanısalar, onu bilseler O’na zulmetmezlerdi. En azından yaptıkları zulümden dolayı acı çekerlerdi.
Ya sen Müslüman kardeşim! Eğer bu ve buna benzer yanlışları görüp acı çekmiyorsan ya bilmiyorsun, ya da bilip te acı çekmiyorsan kendini sorgula. Acaba bir şeyleri yanlış mı öğrenmişsin.
Ya Rab sen affedicisin. Affetmeyi seversin. Bizleri de affet. 01.08.2024
|